Saadet Partisi Odunpazarı İlçe Başkanlığı, Gazze'deki insanlık dışı saldırılar ve ülke gündemindeki kritik konularla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Saadet Partisi Odunpazarı İlçe Başkanlığı Tanıtım Medya ve İletişim Başkanı Osman Çalışkan tarafından yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının sadece Gazze'yi değil, tüm insanlığı hedef aldığı vurgulandı.
“Gazze'deki soykırım ve insanlık dramı”
Çalışkan, İsrail'in 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren gerçekleştirdiği saldırılarda hastaneler, ibadethaneler ve sivil halkın toplu bulunduğu alanların da bombalandığını belirtti. Bu saldırılara karşı uluslararası toplumun sessiz kalmasını eleştiren Çalışkan, Gazze'deki katliamları durdurmak için daha etkili diplomatik adımların zamanında atılması gerektiğini ifade etti. "Kınamalar artık yeterli değil, icraat zamanı geldi" diyen Çalışkan, hükümetin daha caydırıcı önlemler alması gerektiğinin altını çizdi.
“Sosyal çürüme ve artan şiddet”
Açıklamada Türkiye'nin başka bir önemli sorunu olan sosyal çürüme ve artan şiddet olaylarına da değinildi. Çalışkan, ülkede güvensizlik hissinin her geçen gün arttığını ve suç oranlarının yükseldiğini belirtti. Özellikle kadın ve çocukların artan şiddet olaylarının kurbanı olduğunu ifade eden Çalışkan, bu durumun mevcut infaz yasalarındaki boşluklardan kaynaklandığını savundu. "Ülkemiz adeta cinnet geçiriyor" diyen Çalışkan, adalet sisteminde köklü değişiklikler yapılması gerektiğini vurguladı.
Osman Çalışkan şöyle konuştu;
“Türkiye’nin Anayasa tartışmalarının ötesinde başka bir gerçekliği var, bunun üzeri başka gündemlerle örtülemez! Bu sorunun adı; sosyal çürüme ve artan şiddet! Güvensizlik hissi her bir vatandaşımızı sarmış durumda.
Bunu son dönemde çok sık kurduğumuz cümlelerden anlayabiliriz; Narin’in katili kim? Rojin’in başına ne geldi? Şehit polisimizin katili kaç yıl ceza alacak? Savcımızı makamında kim, niçin tehdit etti? Şu sorulara bakar mısınız? Çok acı ama bu soruları tüm Türkiye soruyor.
Son aylarda bu şiddet sarmalı ne yazık ki görevi başındaki polislerimizin bile canına mal olmaya başladı. Emniyet mensuplarının bile emniyette olmadığı, sokak ortasında şehit edildiği bir ülkeyi hiçbir vatandaşımız hak etmiyor. Bunu birileri yazsaydı abartı bulurduk. Fakat biz bugün tam olarak bunu yaşıyoruz.
Ülkemiz cinnet geçiriyor. Eline bıçak alan, silah alan kurban aramaya başlıyor. Maalesef kurbanlar çoğu zaman ya çocuklar yada kadınlar oluyor. Sicili arşa ulaşmış, katalog suçların neredeyse tamamını işleyip her türlü suça bulaşmış kriminal tipler sokakta cirit atıyor. Bugün adalet çeteler tarafından sokaklarda infaz ederek gerçekleşiyor.
Kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere tüm vatandaşlarımız dışarıya çıkarken ölüm korkusu ile çıkıyor. Okula gidenin eve döneceğini garanti edemeyen bir ülkede yaşıyoruz. Gencecik kızlarımız kanımızı donduran bir vahşetle parçalanıyor, sokakta yolunda yürüyen bir kadın iki şehir eşkıyası tarafından toplum içinde tacize uğruyor. Polisimiz görev esnasında bıçaklanıyor. Bu caniler bu cesareti nereden buluyor? Bu cesareti maalesef mevcut infaz yasamızdan buluyorlar.
Öncelikle şunu ifade etmek isteriz Türk Ceza Kanunu, elbette pek çok ceza için, dünya ortalamasının üstünde cezalar öngörmüştür. Fakat bu cezaların, infazı noktasında büyük bir açık bulunmaktadır. Sorun infaz yasamızdan kaynaklanmaktadır. Bu konuda acilen harekete geçilmelidir. Ve bu konuda her türlü desteği vereceğimizi daha önce ilan etmiştik, buradan yine ilan ediyoruz. Gelin bu tablodan kurtulmak için ne gerekiyorsa hep birlikte yapalım. Suça karşı topyekun savaş açalım. Öncelikle suçu ortaya çıkaran toplumsal zeminle mücadele edelim. Ahlaklı ve empati yeteneği olan bir nesil yetiştirelim. Ceza ve infaz yasasını değiştirip caydırıcılığı sağlayalım. Hukuk önünde herkesin eşit olduğu ve adaletin kamil manada sağlandığı bir Türkiye inşa edelim. Adaleti siyasetten arındırılalım. Güçlünün delip geçtiği, güçsüzün ceza aldığı bir hukuk algısıyla mücadele edelim. Artık bunu görmezden gelme lüksü kalmadı. Aksi takdirde ülkemiz maalesef karanlık bir geleceğe doğru hızla ilerlemektedir”
“Ekonomik zorluklar ve geçim mücadelesi”
Basın açıklamasında ekonomi konusuna da yer veren Çalışkan, asgari ücretin 17 bin TL, emekli maaşının ise 12 bin 500 TL olduğu bir ortamda, vatandaşların geçim mücadelesi verdiğini söyledi. Türk-İş'in Eylül 2024 raporuna göre açlık sınırının 19 bin 830 TL, yoksulluk sınırının ise 64 bin 595 TL olduğu belirtilirken, bu rakamlar karşısında mevcut ücretlerin yetersizliği vurgulandı. Çalışkan, bu durumu "vicdansızlık ve merhametsizlik" olarak nitelendirdi.