Geçtiğimiz günlerde Eskişehir Ticaret Odası tarafından yayınlanan Eskişehir Ekonomik Göstergeler Raporu, şehrimizin ekonomik tablosunu gözler önüne serdi. Raporda yer alan veriler, durumun ciddiyetini ortaya koyuyor.
Öncelikle, Eskişehir'deki ticari hayata dair rakamlara bakalım. Ekim ayında 162 yeni iş yeri açılmış, 52 iş yeri ise kapanmış. Her ne kadar açılan iş yeri sayısı kapananlardan fazla olsa da bu durum bizi yanıltmamalı. Zira pandemi koşullarında ayakta kalmaya çalışan esnafımız, artan maliyetler ve düşen alım gücü nedeniyle zor günler geçiriyor. Yeni açılan iş yerlerinin ne kadarının uzun vadede hayatta kalabileceği ise büyük bir soru işareti.
Asıl endişe verici olan ise karşılıksız çek ve protesto edilen senet rakamları. Bir önceki yılın aynı ayına göre karşılıksız çek tutarı yüzde 345, protesto edilen senet tutarı ise yüzde 733 artmış durumda. Bu, esnafımızın nakit akışı sorunlarıyla boğuştuğunun, ödemelerde zorlandığının açık bir göstergesi. Rakamlar, ekonomik krizin derinleştiğini ve ticari hayatı derinden etkilediğini gözler önüne seriyor.
Elbette bu tablonun oluşmasında küresel faktörlerin de etkisi var. Pandemi tüm dünyada ekonomileri sarsmaya devam ediyor. Ancak ülkemizde yaşanan kur dalgalanmaları, enflasyondaki artış ve faizlerdeki belirsizlik, zaten kırılgan olan ekonomimizi daha da zorluyor. Eskişehir özelinde baktığımızda ise sanayimizin ve tarımımızın yaşadığı sıkıntılar, turizmdeki durgunluk gibi faktörler de cabası.
Cari açık arttı, enflasyon dizginlenemez hale geldi. Geçtiğimiz yıllarda uyarıları dikkate almayanlar, bugünkü bu tablonun birinci derece sorumlusu değil mi?
Evet, küresel salgın tüm dünyada ekonomileri etkiliyor. Ama bizim ülkemizde daha da derin sorunlar var. Döviz kurundaki aşırı dalgalanmalar, yüksek enflasyon, faizlerdeki belirsizlik derken, Eskişehir esnafı nefes alamaz hale gelmiş durumda.
Peki ekonomi yönetimi bu sorunları çözmek için ne yapıyor?
Üzülerek söylüyorum ki, ülkemiz genelinde olduğu gibi şehrimizin ekonomik geleceği de hiç de iç açıcı görünmüyor.